Evrim Teorisi’ne inanır/dayanır mısınız bilemiyorum, fakat hayat yolunda bir süre yürümüşseniz çevrenizdeki hayat tarzından iş yapış şekillerine, teknolojiden insan ilişkilerine birçok şeyin aslında bir evrim sürecinden geçtiğini fark etmişsinizdir. Geçtiğimiz yüzyılın başında insanlara söyleseniz muhtemelen deli olarak adlandırılacağınız bir hayat tarzı şimdilerde iyice içimize işlemekte, fakat bundan da ötesi rahatlıkla hayal edilebilmektedir. İnsanlık tarihi son 50 yılda, daha önceki tüm gerçekleştirmelerinin üstüne kat kat çıkmışken yaşadığımız yıllarda çok önemli bir döngünün de kırılmakta olduğu aşikâr gibi duruyor.
Tag Archives: türkiye ekonomisinin sorunları
Türkiye Ekonomisi Üzerine Çözümlemeler – 2
Daha önceki yazımda, Türkiye Ekonomisi ile ilgili niceliksel sorunlara değinmiştim. Bu yazımda ise ekonominin daha çok “mali olmayan” parametrelerini incelemek istiyorum.
Ekonominin yıllardan beri süren sorunları, aslında yine yıllardan beri süren bir statükonun ve pragmatizmin de doğal bir sonucudur. Hepimiz ilkokul ve ortaokul çağlarında beynimize kazınan “Almanya yenilince biz de yenilmiş sayıldık”, “Türkiye kendi kendine yetebilen bir ülkedir” vs. gibi kavramlarla ve çevremizin düşmanlarla dolu olduğuna dair algılarla yetiştirildik. Öğretmen, okul müdürü, ve büyüklerimiz her zaman haklıydı, “Allah devlete zeval vermesin”di, şeriatın kestiği parmak acımazdı. Bütün bu kalıplar dâhilinde hiçbirimiz, bu savlara konu olan erkin neden erk olduğunu sorgulama zahmetine bile katlanmadık, çünkü böyle yetiştirildik. Eh, biraz mürekkep yalayınca ve hayatla ilgili deneyimlerimiz artınca (ki deneyim kavramının da olumsuzluğa işaret ettiğini tahmin edersiniz, iyi deneyim diye bir şey var mıdır acaba?) ve hayatı sorgulamaya başlayınca aslında durumun bize anlatıldığı gibi olmadığını anladık. Bunun doğal bir sonucu olarak da Osmanlı’nın son dönemlerinde devleti kaçınılmaz sondan kurtarmak amacıyla “pan” la başlayan geçici siyasi akımlara sarılınması gibi, sabit ve üzerinde dikkatle düşünülmüş bir politikanın yokluğunda, düğün evinin tefçisi ölü evinin yasçısı misali konjonktürel dinamiklerin peşinden koştuk. Bir taraftan para kazanmayı, servet edinmeyi aşağılık bir işmiş gibi gören ulvi düşünceler, bir taraftan ulvi düşüncelerle taban tabana zıt pragmatik bir para kazanma hırsı… Kıymeti kendinden menkul her türlü girişimin ortak noktası, kimsenin çalışarak ve üreterek para kazanmanın ayıp olmadığını bize anlatmayışı…