Siz de benim gibi Venedik’in popüler kültürde çok abartıldığını düşünüyorsanız bir kez ziyaret etmekte fayda var. Kuzeydoğu İtalya’nın, kanallarla ayrılmış ve köprülerle bağlanan 100 küsür ada üzerine kurulu bu kentinin her tarafı ayrı bir masal köşesi gibi… Bu romantik şehrin mimarisi, neredeyse İtalyan tarihinin de geniş bir özeti; Gotik, Rönesans ve Barok stilleri her bir köşede sıklıkla görülebilir. Öte yandan gerek zamanın Osmanlı – Venedik ilişkileri, gerekse bundan önceki Katolik – Ortodoks ilişkileri nedeniyle (ve hatta bunlardan Türkler’e miras kalan alışkanlıklarla) burada göreceğiniz çoğu tarihî eseri daha önceden başka yerde görmüş gibi hissedebilirsiniz. Buraya birkaç gün daha fazla zaman ayırmanızda fayda var. Şehrin sokakları suyla dolu olunca haliyle ulaşım da buna uygun yapılmış. Dolmuş yerine vaporetto denen küçük tekneler, gerek şehir içi gerek adalarla olan ulaşımı sağlıyor.

Floransa’da biten her gezinin son durağı mutlaka Michelangelo Tepesi olmalı